- Fizksel engelliler,
- Görme engelliler,
- İşitme engelliler,
- Asperger sendromu,
- Otizm,
- Spastik engelliler,
- Genetik hastalıklar,
- Dil ve konuşma bozuklukları,
- Deheb,
- Zihinsel engelliler,
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Makrosefali, hipotoni, konvülziyon, erken motor- mental retardasyon klinik bulguları ile seyreder. Hipotoni, makrosefali, ciddi baş tutamama bu hastalığın triadıdır.
AS'de ilk belirtiler bel, kalça ve topuk ağrısı olabilir. Hastalık gerektiği gibi tedavi edilmezse ileri dönemlerde omurga deformiteleri, kamburluk ortaya çıkar.
Genetik yatkınlık AS'nin bilinen özelliklerindendir. HLA-B27 doku antijeni beyaz ırkta % 95, Afrikalı siyahlarda % 50 pozitiftir. HLA B27 pozitif AS'li babanın HLA-B27 pozitif olan çocuğunda AS gelişme riski %25 dir. Yani ailede birden fazla AS li olabilir.
Hastalığın adının anlamı omurilikte kasları besleyen yan (lateral) taraftaki sinirlerin zarar görmesiyle kasların beslenememesi ve katılaşmasıdır.
İnsan tamamen duyularına bağımlı olarak yaşar. Duyuları ile elde ettiği hisleri deneyimlerini oluşturmakta kullanır. Bu hisler aracılığı ile elde ettiği bilgiler onun dünyasını yaratmakta, algılama ve anlama, hafıza, hayal kurma, düşünme ve neden arama işlevlerinin oluşturulmasını sağlamaktadır. İşitme kaybı bu duyulardan en önemlisi olan işitme bozukluğu durumunda ortaya çıkar. İşitme engeli işitme duyarlılığının kişinin gelişim, uyum, özellikle iletişimdeki görevlerini yerine getirmesinde en büyük engeli oluşturur.
Otizmde bulunan bir takım özellikler Asperger Sendromu'nda da görülmektedir;
- İletişim kurmada zorluk
- Sosyal ilişkilerde zorluk
- Hayal gücünde ve yaratıcı oyunlarda eksiklik.
Asperger Sendromu olan kişiler sıkça ortalama veya ortalama üstü zekaya sahiptirler. Bunun için Asperger Sendromu olan bir çocuk normal okullara gitmektedir.Doğru destek ve cesaretle iyi bir şekilde ilerleyip, daha ileri düzeyde eğitimlerine devam edebilir ve iş sahibi olabilirler.Aperger Sendromu'nun nedenleri nelerdirNedenleri halen araştırılmaktadır. Bir çok uzman Asperger Sendromu teşhisi koyduran anış örüntüsünün, bir tek nedenden kaynaklanmadığına inanmaktadır. Asperger Sendromu'nun, beyin gelişimini etkileyen değişik fiziksel etkenlerden kaynaklanabileceğini belirten güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Duygusal yoksunluğa yada kişinin büyütülme tarzına bağlı değildir.Asperger Sendromu'nun karakteristik özellikleri
Asperger Sendromu, otizmle bir çok ortak özelliği paylaşmaktadır. Sakarlık gibi bazı özellikler, Asperger Sendromu olan insanlar için belli özelliklerdir.
Asperger Sendromu, otizmle bir çok ortak özelliği paylaşmaktadır. Sakarlık gibi bazı özellikler, Asperger Sendromu olan insanlar için belli özelliklerdir.
a-Sosyal ilişkilerde zorluk
b-İletişimde zorluk
c-Hayal gücü eksikliği
d-Sakarlık
e-Özel İlgiler
f-Rutinlere duyulan sevgiler
- 5- Otizm
Beyindeki bir gelişim bozukluğuna bağlı olarak ortaya çıkan otizm, genelde bir ila iki yaş arasındaki ilk çocukluk döneminde kendini belli ediyor. Çocukla yüz yüze gelmek neredeyse imkansız. Kendisine dokunulmaktan bile rahatsız olan otistik çocuk, hiç ara vermeden hep aynı oyuncakla oynamaya devam edebilir. Neredeyse hiç gülmez ve hiçbir olaya sevinmez.
Diğer çocuklar konuşmaya başladıklarında, o ya hiç konuşmaz ya da anlaşılmaz sesler çıkarır sadece. Yuvada ya da okulda diğer çocuklarla ilişki kuramaz ya da kurmak istemez.
Otistikler, çevrelerindeki uyarımlarla başa çıkamazlar, hatta annenin yüzü bile rahatsız edici bir bilmecedir onlar için. Onlara yöneltilen rahatlatıcı gülüşü değil, üzerinde minik bir kırıntının yapışıp kaldığı dudak kıvrımını ya dudakların arasından sırıtan dişlerden birinin üzerindeki kararmış dolgu gibi itici ayrıntıları görürler.
Diğer insanlarda otomatik olarak rahatlatıcı bir bütün olarak algılanan, otistikler için anlamsız ayrıntılardan oluşan bir karmaşadır sadece.
Sözcükler gürültüdür, dokunuşlar acı verir. Bu nedenle ilk çocukluk döneminden itibaren kendilerini dış dünyadan soyutlayarak yaşarlar.
Diğer çocuklar konuşmaya başladıklarında, o ya hiç konuşmaz ya da anlaşılmaz sesler çıkarır sadece. Yuvada ya da okulda diğer çocuklarla ilişki kuramaz ya da kurmak istemez.
Otistikler, çevrelerindeki uyarımlarla başa çıkamazlar, hatta annenin yüzü bile rahatsız edici bir bilmecedir onlar için. Onlara yöneltilen rahatlatıcı gülüşü değil, üzerinde minik bir kırıntının yapışıp kaldığı dudak kıvrımını ya dudakların arasından sırıtan dişlerden birinin üzerindeki kararmış dolgu gibi itici ayrıntıları görürler.
Diğer insanlarda otomatik olarak rahatlatıcı bir bütün olarak algılanan, otistikler için anlamsız ayrıntılardan oluşan bir karmaşadır sadece.
Sözcükler gürültüdür, dokunuşlar acı verir. Bu nedenle ilk çocukluk döneminden itibaren kendilerini dış dünyadan soyutlayarak yaşarlar.
Bugüne kadar otizmi tedavi etmek mümkün olmadı, doktorlar bozukluğun ne derece hafifletilebileceği üzerinde duruyorlar daha çok.
Dil kazanımı insanların yaşamları sırasında başardığı en karmaşık işlemlerden birisidir. Genellikle çocuklar dili kendi doğal çevrelerinde herhangi bir sorunla karşılaşmadan kazanmaktadır. Bu nedenle dil kazanımının ne kadar karmaşık bir süreci içerdiği özellikle dil gelişiminde bir bozukluk olduğunda görülmektedir. Dil ve konuşma bozukluklarını anlayabilmek, değerlendirebilmek için temel olan kavramların bilinmesi gerekmektedir.
İletişim, dil ve konuşma kavramlarının hepsi çocuklarda anadilin kazanılmasını ve güçlüklerini tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu konuda bazı sorular sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Örnek olarak “Bir çocukta bunlardan hangisi problemdir?” veya “Hepsi aynı şeyi mi ifade etmektedir?”
İletişim, dil ve konuşma kavramlarının hepsi çocuklarda anadilin kazanılmasını ve güçlüklerini tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu konuda bazı sorular sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Örnek olarak “Bir çocukta bunlardan hangisi problemdir?” veya “Hepsi aynı şeyi mi ifade etmektedir?”
- 9- Deheb
Çocuk ve ergenlerde görülen ruhsal bozukluklar içinde “dikkat eksikliği yıkıcı davranış bozukluğu” başlığı, disiplin ve öğrenme güçlüğüne yol açan benzer klinik görünümleri olan bir grup bozukluğu tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu bozuklukların temelinde birbirinden ayrı, ancak yakından bağlantılı üç davranış biçiminin yattığı düşünülmektedir. Bunlar; dikkat eksikliği/öğrenme güçlüğü, hiperaktivite/ataklık ve sorunlu davranışlardır.
DEHB' nin tanı ölçütleri aşağıda gösterilmektedir:
. Aşağıdakilerden (1) ya da (2) vardır
(1). Aşağıdaki dikkatsizlik semptomlarından altısı (ya da daha fazlası) en az 6 ay süre ile uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede sürmüştür:
Dikkatsizlik
a. Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez ya da okul ödevlerinde, işlerinde ya da diğer etkinliklerinde dikkatsizce hatalar yapar.
b. Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı etkinliklerde dikkati dağılır.
c. Doğrudan kendisine konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görülür.
d. Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevlerini, ufak tefek işleri ya da iş yerindeki görevleri tamamlayamaz (karşıt olma bozukluğuna ya da yönergeleri anlamamaya bağlı değildir).
e. Çoğu zaman üzerine aldığı görevleri ve etkinlikleri düzenlemede zorluk çeker.
f. Çoğu zaman sürekli mental çabayı gerektiren görevlerden kaçınır, bunları sevmez ya da bunlarda yer almaya karşı isteksizdir.
g. Çoğu zaman üzerine aldığı görevler ya da etkinlikler için gerekli olan şeyleri kaybeder (örn. Oyuncaklar, okul ödevleri, kalemler, kitaplar ya da araç gereçler).
h. Çoğu zaman dikkati dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır.
i. Günlük etkinliklerinde çoğu zaman unutkandır.
(2). Aşağıdaki hiperaktivite – dürtüsellik semptomlarından altısı (ya da daha fazlası) en az 6 ay süre ile uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede sürmüştür:
Hiperaktivite
a. Çoğu zaman elleri, ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur.
b. Çoğu zaman sınıfta ya da oturması beklenen diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar.
c. Çoğu zaman uygunsuz olan durumlarda koşuşturup durur ya da tırmanır (ergenlerde ya da erişkinlerde öznel huzursuzluk duyguları ile sınırlı olabilir).
d. Çoğu zaman, sakin bir biçimde, boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya da oyun oynama zorluğu vardır.
e. Çoğu zaman hareket halindedir ya da bir motor tarafından sürülüyormuş gibi davranır.
f. Çoğu zaman çok konuşur.
Dürtüsellik
g. Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan önce cevabını yapıştırır.
h. Çoğu zaman sırasını bekleme güçlüğü vardır.
i. Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer (örn. Başkalarının konuşmalarına ya da oyunlarına burnunu sokar).
B. İşlevsel bozulmaya yol açmış olan bazı hiperaktif – impulsif semptomlar ya da dikkatsizlik semptomları 7 yaşından önce de vardır.
C. İki ya da daha fazla ortamlarda semptomlardan kaynaklanan bir işlevsel bozulma vardır (örn. Okulda ya da işte ve evde).
D. Toplumsal, okuldaki ya da mesleki işlevsellikte klinik açıdan belirgin bir bozulma olduğunun açık kanıtları bulunmalıdır.
E. Bu semptomlar sadece bir yaygın gelişimsel bozukluk, şizofreni ya da diğer bir psikotik bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve başka bir mental bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örn. Duygu durum bozukluğu, anksiyete bozukluğu, disosiyatif bozukluk ya da bir kişilik bozukluğu).
(1). Aşağıdaki dikkatsizlik semptomlarından altısı (ya da daha fazlası) en az 6 ay süre ile uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede sürmüştür:
Dikkatsizlik
a. Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez ya da okul ödevlerinde, işlerinde ya da diğer etkinliklerinde dikkatsizce hatalar yapar.
b. Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı etkinliklerde dikkati dağılır.
c. Doğrudan kendisine konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görülür.
d. Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevlerini, ufak tefek işleri ya da iş yerindeki görevleri tamamlayamaz (karşıt olma bozukluğuna ya da yönergeleri anlamamaya bağlı değildir).
e. Çoğu zaman üzerine aldığı görevleri ve etkinlikleri düzenlemede zorluk çeker.
f. Çoğu zaman sürekli mental çabayı gerektiren görevlerden kaçınır, bunları sevmez ya da bunlarda yer almaya karşı isteksizdir.
g. Çoğu zaman üzerine aldığı görevler ya da etkinlikler için gerekli olan şeyleri kaybeder (örn. Oyuncaklar, okul ödevleri, kalemler, kitaplar ya da araç gereçler).
h. Çoğu zaman dikkati dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır.
i. Günlük etkinliklerinde çoğu zaman unutkandır.
(2). Aşağıdaki hiperaktivite – dürtüsellik semptomlarından altısı (ya da daha fazlası) en az 6 ay süre ile uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede sürmüştür:
Hiperaktivite
a. Çoğu zaman elleri, ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur.
b. Çoğu zaman sınıfta ya da oturması beklenen diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar.
c. Çoğu zaman uygunsuz olan durumlarda koşuşturup durur ya da tırmanır (ergenlerde ya da erişkinlerde öznel huzursuzluk duyguları ile sınırlı olabilir).
d. Çoğu zaman, sakin bir biçimde, boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya da oyun oynama zorluğu vardır.
e. Çoğu zaman hareket halindedir ya da bir motor tarafından sürülüyormuş gibi davranır.
f. Çoğu zaman çok konuşur.
Dürtüsellik
g. Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan önce cevabını yapıştırır.
h. Çoğu zaman sırasını bekleme güçlüğü vardır.
i. Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer (örn. Başkalarının konuşmalarına ya da oyunlarına burnunu sokar).
B. İşlevsel bozulmaya yol açmış olan bazı hiperaktif – impulsif semptomlar ya da dikkatsizlik semptomları 7 yaşından önce de vardır.
C. İki ya da daha fazla ortamlarda semptomlardan kaynaklanan bir işlevsel bozulma vardır (örn. Okulda ya da işte ve evde).
D. Toplumsal, okuldaki ya da mesleki işlevsellikte klinik açıdan belirgin bir bozulma olduğunun açık kanıtları bulunmalıdır.
E. Bu semptomlar sadece bir yaygın gelişimsel bozukluk, şizofreni ya da diğer bir psikotik bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve başka bir mental bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örn. Duygu durum bozukluğu, anksiyete bozukluğu, disosiyatif bozukluk ya da bir kişilik bozukluğu).
- 10- Zihin Engell
Zeka, zihinsel birçok yeteneğin uyumlu çalışması sonucu ortaya çıkan bir yetenekler bileşimidir. Bu yetenekler algılama, bellek, düşünme, öğrenme, mantık yürütme gibi yeteneklerdir ve bunların birbiriyle uyumlu ve ilişkili çalışması sonucu zihinsel fonksiyonlar yürütülmektedir. Zihinsel özür, kişinin yaşadığı toplum içerisinde sorunlarla başa çıkma yeteneğini etkileyen, zihinsel bir kısıtlama ya da sınırlanmadır. Bir çocuk ya da yetişkine zihinsel özürlü tanısı konulabilmesi için ortalamanın altındaki zeka işlevi ile birlikte iletişimde, öz bakımda, evdeki yaşamda, toplumsal becerilerde, toplumsal yararlılıkta, kendini yönlendirmede, sağlığı korumada, akademik becerilerde ve çalışma alanlarında iki veya daha fazla bozukluğun bir arada olması ve bu durumun 18 yaşından önce başlaması öngörülür. Zihinsel özür, ülkemizde yaygın olarak karşılaşılan özür gruplarından birisidir. Çocuğunuzun zihinsel özürlü olmasına neden olan çeşitli etmenler vardır. Bunlar dört grupta incelenebilir:
A. Doğum öncesi
• Gebeliğin özellikle ilk üç ayında uzun süren yüksek ateş,
• Gebelik döneminde geçirilen çeşitli hastalıklar,
• Gebelikte doktor denetimi dışında ilaç kullanımı,
• Alkol, sigara ve benzeri madde kullanımı,
• Annenin kansızlığı,
• Annenin geçirdiği bazı kronik hastalıklar (hipotroidi vb ),
• Yetersiz ve dengesiz beslenme,
• Gebelik sırasında geçirilen kazalar.
B. Doğum sırası
• Doğum sırasında çocuğun oksijensiz kalması (anoksi),
• Zor ve uzun süren doğum,
• Doğum sırasında beyin zedelenmesi,
• Erken doğum,
• Düşük doğum ağırlıklı bebek.
C. Doğum sonrası
• Yeterli miktarda anne sütü almaması,
• Çevre kirliliğine maruz kalması,
• Uyaran eksikliği,
• Demir eksikliği,
• Merkezi sinir sisteminin enfeksiyon hastalıkları (menenjit gibi),
• Metabolik hastalıklar (fenilketonüri, hipotroidi vs),
• Geçirilen kazalar sonucu beyin zedelenmesi.
D. Genetik nedenler
• Akraba evlilikleri (ailede zihinsel özürlülük nedeni olan genlerin varlığında hastalık ortaya çıkar),
• Kromozom hastalıkları (Down Sendromu gibi).
2-ZİHİNSEL ÖZRÜN TEŞHİSİ
• Tıbbi açıdan değerlendirmeler yapılır; kişinin beyninin öğrenme, problem çözme ve IQ veya entelektüel fonksiyonlarını yerine getirme yeteneği genellikle IQ testleri ile ölçülür. Ortalama puan 100 dür. 70-75'in altında puan alanlarda zihinsel özür vardır.
• Eğitimsel açıdan değerlendirmeler yapılır; kişinin bağımsız olarak yaşamak için ihtiyaç duyulan becerileri yerine getirip getiremediği(adaptif davranışlar veya adaptif fonksiyonlar) incelenir. Bu becerilere örnek verirsek, giyinme, kendi kendine yemek yeme gibi günlük yaşam aktiviteleri, anlama ve cevap verme gibi iletişim becerileri, aile üyeleri, yetişkinler ve yaşıtları ile sosyal becerileri değerlendirilir.
Zihinsel özürlü bir çocuğun kesin tanısı ve özür durumunun değerlendirilmesi birçok bilim dalının (multidisipliner) incelemesiyle yapılır.
Zihinsel gelişme geriliği çocuğun yaşıtlarına göre algılama, problem çözme, bellek, soyut düşünme yeteneği, neden sonuç bağlantısı kurabilme, gerçeği değerlendirme, yargılama, anlama ve anlatabilme, öğrenme gibi bilişsel yeteneklerinde eksiklik, yetmezlik ya da bozukluk olması ile belirlenir.
Zihinsel özürlülüğün birçok belirtisi vardır. Başlıcaları şunlardır:
• Oturmayı, emeklemeyi ve yürümeyi diğer çocuklardan daha geç öğrenebilirler.
• Konuşulan dili anlamada güçlük yaşayabilirler.
• Konuşmayı daha geç öğrenebilirler. Sınırlı sözcük dağarcıkları ile dikkati çekerler .
• Sesleri doğru olarak çıkarabilme (artikülasyon) ile ses bozuklukları ve kekemelik görülme sıklığı normal gelişim gösteren çocuklara göre daha fazladır.
• Hatırlamada zorlanabilirler.
• Anlamada güçlükleri olabilir.
• Sosyal kuralları anlamada güçlük çekebilirler.
• Problem çözmede zorlanabilirler.
• Mantıklı düşünmede zorlanabilirler.
• Dikkat süreleri kısa olabilir.
• Okuma-yazma, matematik gibi akademik becerilerde güçlükler görülebilir.
• Kendi başlarına karar verme ve uygulamada zorlanırlar.
• Yetişkin tarafından yönlendirilmeye gereksinim duyarlar.
Yeterli destek verildiğinde, zihinsel özürlü çocukların çoğu öğrenebilir, gelişebilir ve büyüyebilir.
Zihinsel özürlü çocuklar toplumdaki diğer çocuklardan farklıdır. Bu farklılığın zihinsel bir özür olduğunu söylemek için, çeşitli testler kullanılır. Bu testler ile bireyin/çocuğun düşünme, öğrenme ve sorun çözme ile ilgili yetenekleri ölçülür.
Zeka Özrünün Sınıflandırılması
A- Hafif düzeyde zihinsel gelişme geriliği : IQ düzeyi 50-55 ile yaklaşık 70 arası.
B- Orta düzeyde zihinsel gelişme geriliği : IQ düzeyi 35-40 ile yaklaşık 50-55 arası.
C- Ağır düzeyde zihinsel gelişme geriliği : IQ düzeyi 20-25 ile yaklaşık 35-40 arası.
D- İleri derecede ağır zihinsel gelişme geriliği : IQ düzeyi 20-25'in altında.
A. Doğum öncesi
• Gebeliğin özellikle ilk üç ayında uzun süren yüksek ateş,
• Gebelik döneminde geçirilen çeşitli hastalıklar,
• Gebelikte doktor denetimi dışında ilaç kullanımı,
• Alkol, sigara ve benzeri madde kullanımı,
• Annenin kansızlığı,
• Annenin geçirdiği bazı kronik hastalıklar (hipotroidi vb ),
• Yetersiz ve dengesiz beslenme,
• Gebelik sırasında geçirilen kazalar.
B. Doğum sırası
• Doğum sırasında çocuğun oksijensiz kalması (anoksi),
• Zor ve uzun süren doğum,
• Doğum sırasında beyin zedelenmesi,
• Erken doğum,
• Düşük doğum ağırlıklı bebek.
C. Doğum sonrası
• Yeterli miktarda anne sütü almaması,
• Çevre kirliliğine maruz kalması,
• Uyaran eksikliği,
• Demir eksikliği,
• Merkezi sinir sisteminin enfeksiyon hastalıkları (menenjit gibi),
• Metabolik hastalıklar (fenilketonüri, hipotroidi vs),
• Geçirilen kazalar sonucu beyin zedelenmesi.
D. Genetik nedenler
• Akraba evlilikleri (ailede zihinsel özürlülük nedeni olan genlerin varlığında hastalık ortaya çıkar),
• Kromozom hastalıkları (Down Sendromu gibi).
2-ZİHİNSEL ÖZRÜN TEŞHİSİ
• Tıbbi açıdan değerlendirmeler yapılır; kişinin beyninin öğrenme, problem çözme ve IQ veya entelektüel fonksiyonlarını yerine getirme yeteneği genellikle IQ testleri ile ölçülür. Ortalama puan 100 dür. 70-75'in altında puan alanlarda zihinsel özür vardır.
• Eğitimsel açıdan değerlendirmeler yapılır; kişinin bağımsız olarak yaşamak için ihtiyaç duyulan becerileri yerine getirip getiremediği(adaptif davranışlar veya adaptif fonksiyonlar) incelenir. Bu becerilere örnek verirsek, giyinme, kendi kendine yemek yeme gibi günlük yaşam aktiviteleri, anlama ve cevap verme gibi iletişim becerileri, aile üyeleri, yetişkinler ve yaşıtları ile sosyal becerileri değerlendirilir.
Zihinsel özürlü bir çocuğun kesin tanısı ve özür durumunun değerlendirilmesi birçok bilim dalının (multidisipliner) incelemesiyle yapılır.
Zihinsel gelişme geriliği çocuğun yaşıtlarına göre algılama, problem çözme, bellek, soyut düşünme yeteneği, neden sonuç bağlantısı kurabilme, gerçeği değerlendirme, yargılama, anlama ve anlatabilme, öğrenme gibi bilişsel yeteneklerinde eksiklik, yetmezlik ya da bozukluk olması ile belirlenir.
Zihinsel özürlülüğün birçok belirtisi vardır. Başlıcaları şunlardır:
• Oturmayı, emeklemeyi ve yürümeyi diğer çocuklardan daha geç öğrenebilirler.
• Konuşulan dili anlamada güçlük yaşayabilirler.
• Konuşmayı daha geç öğrenebilirler. Sınırlı sözcük dağarcıkları ile dikkati çekerler .
• Sesleri doğru olarak çıkarabilme (artikülasyon) ile ses bozuklukları ve kekemelik görülme sıklığı normal gelişim gösteren çocuklara göre daha fazladır.
• Hatırlamada zorlanabilirler.
• Anlamada güçlükleri olabilir.
• Sosyal kuralları anlamada güçlük çekebilirler.
• Problem çözmede zorlanabilirler.
• Mantıklı düşünmede zorlanabilirler.
• Dikkat süreleri kısa olabilir.
• Okuma-yazma, matematik gibi akademik becerilerde güçlükler görülebilir.
• Kendi başlarına karar verme ve uygulamada zorlanırlar.
• Yetişkin tarafından yönlendirilmeye gereksinim duyarlar.
Yeterli destek verildiğinde, zihinsel özürlü çocukların çoğu öğrenebilir, gelişebilir ve büyüyebilir.
Zihinsel özürlü çocuklar toplumdaki diğer çocuklardan farklıdır. Bu farklılığın zihinsel bir özür olduğunu söylemek için, çeşitli testler kullanılır. Bu testler ile bireyin/çocuğun düşünme, öğrenme ve sorun çözme ile ilgili yetenekleri ölçülür.
Zeka Özrünün Sınıflandırılması
A- Hafif düzeyde zihinsel gelişme geriliği : IQ düzeyi 50-55 ile yaklaşık 70 arası.
B- Orta düzeyde zihinsel gelişme geriliği : IQ düzeyi 35-40 ile yaklaşık 50-55 arası.
C- Ağır düzeyde zihinsel gelişme geriliği : IQ düzeyi 20-25 ile yaklaşık 35-40 arası.
D- İleri derecede ağır zihinsel gelişme geriliği : IQ düzeyi 20-25'in altında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder